"YAŞAMDA HER ŞEY BİR YANKI GİBİ KARŞILIĞINI BULUR"
 | 

Karınca Tito'nun Dansı

Okuduğumda beni oldukça etkileyen, üzerine yazı yazmaya iten bir evvelki sayıda paylaştığım Tito öyküsü sadece bana ilham kaynağı olmamış meğer! Bestelerini büyük bir hayranlıkla dinlediğim sevgili Adnan Atalay benim yazımı okuduktan sonra Tito’nun dansını ve ölümünü anlatan bir beste yapmış.

Parçayı dinlerken Tito’nun coşkuyla dans edişi gözümün önüne geliyor sanki… Belki de hikayenin sonunu bilmenin etkisiyle o coşkunun içine gizlenmiş korkuyu da hissediyorum adeta… Ve… beklenen son çarpıcı bir şekilde geliyor. Karıncanın incecik bacaklarını yansıtan tiz sesler, sert bir darbe gibi duyulan tek bir bas vuruşunun altında eziliyor…

Ben bu öyküyü Tito’sunu kaybeden adamın gözüyle okudum. Oysaki Adnan Bey’in bestesi bana göz ardı ettiğim bir gerçeği fark ettirdi. Tek taraflı bir değerlendirmeydi benimki. Orda dansı yarım kalan, yaşamını kaybeden bir karıncanın varlığı söz konusuydu taa ki ezilene kadar…

Ne ilginçtir ki hepimiz aynı şeyi okusak da algıladıklarımız birbirinden farklı, aynı yöne baksak da gördüklerimiz gözlerimizin değil, yüreğimizin, zihnimizin gördükleri aslında… Hiçbirimizin merceğinin diğerininkiyle aynı olmaması bizleri eşsiz kılıyor herhalde. Her insan ayrı bir dünya!

Yeni dünyaları keşfettikçe, paylaştıklarımız gerçek zenginliğimiz oluyor bence.