Son zamanlarda zihnimi meşgul eden, dönüp dolaşıp karşıma çıkan kelime polarite!
Sözlük tanımlarından bir tanesi, artı- eksi kutupların birbirinden ne ölçüde ayrılmış olduğunu gösteren nitelik olarak geçiyor.
Kelime anlamından yola çıkarsak yaşamdaki polariteler ise tüm karşıtlıkların birbirinin içinde yer alması, biri olmadan diğerinin hiçbir anlamı olmaması…
Nefes alıp-vermek, uyumak-uyanmak, acıkmak-doymak, gerilmek-rahatlamak, üzülmek-sevinmek gibi...
Bu konu üzerinde düşünürken kendimle ilgili karşıtlıkları da farkına varma fırsatım oldu.
Kendini tüm savunmasızlığı ve çıplaklığıyla ortaya koyabilme cesareti gösterebilen, zaaflarıyla dalga geçebilen, rahat, doğal ve samimi insanlara hayranlık duyarken…
Rahatlık kisvesi altında patavatsızlığa varan, sınırları olmayan, empati yoksunu ve düşüncesiz insanları yadırgıyorum.
Ne istediğini bilen, son derece kararlı ve her durumda dimdik durabilen kimselere şapka çıkartırken…
Kararından asla ödün vermeyen, köşeli, sabit fikirli, dediğim dedik, değişime kapalı kişilerin yaşamlarını ne kadar zorlaştırdıklarını görebiliyorum.
Kimi zaman tüm kontrolün, sorumluluğun kendimde olmasını isterken çoğu zaman teslim olup kararları başkasına bırakabiliyorum.
Günlük yaşantımda genellikle kendimi ön plana atmazken, oyuncu olarak sahnede ilgi odağı olmaktan keyif alabiliyorum.
Bazen sesimi duyurmaya çalışırken bazen sadece susuyorum.
Derinliklere dalınca sığ sularda yüzmeyi özlüyorum.
Yalnızlığı ve sakinliği sevdiğim kadar kalabalığı ve gürültüyü de arıyorum.
Ya sizler, aynı anda bir durumla ilgili birbiriyle çelişen duygu ve düşüncelere sahip olduğunuzu hiç fark ettiniz mi?
Bunların içinde en doğru olanı bulmaya çalışıp diğerlerini görmezden geldiniz mi?
Ya iyiydik, ya kötü; ya doğruyduk ya yanlış; ya yetenekliydik ya beceriksiz; ya başarılıydık ya başarısız; ya siyahtı, ya beyaz… İki uç arasında bir seçim yapmaya zorlandık hep… Bütünü olduğu gibi kucaklamak yerine bölerek ayrıştırmaya çalıştık ve kendimizle fikir ayrılığına düşmeye izin vermedik.
Halbuki yaşam polaritelerden ibaret… İhtiyacımıza göre bir uçtan bir uca geçebiliyoruz çoğu zaman…
Hem korkak hem cesur,
Hem analitik hem spiritüel,
Hem yavaş hem hızlı,
Hem yumuşak hem sert,
Hem neşeli hem hüzünlü,
Hem öfkeli hem sakin…
Bazen öyle bazen böyle…